Pazar, Ekim 07, 2018

Babalar ve Oğullar

Hayatın her anında ve sahnesinde ne kadar çok hikaye, hayal, acılar sevinçler umutlar, umutsuzluklar ve çaresizlikler var. İşte bunları anlatan bir olay yaşadım dün. Kasapta arkadaşlarla yapacağımız eğlence için et alıyorduk. Bir baba ve oğul girdi dükkana. İçeri girdi ve sessizce bizi bekledi, çok kısık bir sesle Allah rızası için dedi. Daha dikkatlice baktığımda oğlunun elini sıkı sıkı tuttuğunu gördüm babanın. İkisi de son derece zayıf ve bakımsızdı. Oğlu büyük ihtimalle zihin engelliydi, oğlunu yatıştırıp oğlum sen burada otur deyip sandalyeye oturttu. Adam bize yanaşıp son derece utangaç ve sessizce tekrar Allah razı olsun dedi. Biz klasik dilenci sanıp pek oralı olmadık. Ancak adam daha fazla ısrarcı olmadı, oğlu sandalyede fermuarıyla oynuyordu tuttu kolundan hadi kalk gidelim yavrum dedi. Adamın çaresiz suratını oğlunun elini tutarken ve onun yere düşmesini engellemeye çalışırken ve bir taraftan da dükkandan çıkmaya çalışırken gördüm. 

Yavaşça uzaklaştılar ben de bir taraftan onları izliyordum. Kasabın yanındaki kıraathaneye doğru yöneldiler ve adam yine çaresizce kahvede oturanlardan aynı şekilde para istedi. Kimse oralı olmadı, bir taraftan oğlunun elini tutuyor diğer taraftan insanları sıkmadan onları bunaltmadan bir kere sorarak dileniyordu. Tam kahveden çıkarken adamın yüz ifadesindeki üzüntüyü görünce dışarı çıktım onları daha yakından izlemeye başladım. Kahveden çıkıp uzaklaşacaklardı nereye gideceklerini bilmiyordum. Yanlarına koştum ve adamın eline bir miktar para sıkıştırıp uzaklaştım hiçbir şey söylemeden. Yüzüme baktı yüzündeki çaresizlik birden dağıldı ve yüzüne bir sevinç kapladı. Yüz ifadesindeki o değişimi hiçbir filmde hiç bir usta tiyatro oyuncusunda bile görmedim. Bunu adam rol yaptığı için söylemiyorum yüzündeki ifadeler o kadar gerçekti ki, o anda yüzündeki mimik değişimini an be an aklıma kazımıştım. Arkamı dönerek arabama doğru ilerledim ve oturdum. Onları bu sefer uzaktan izlemeye başladım. Adam kahvenin önünden geçerek yanda bulunan Lokantanın önünde bulunan masalardaki sandalyeye hemen oğlunu oturttu, Lokantanın içine doğru seslendi, içerideki çalışandan  hemen oğluna bir şeyler getirmesini istedi. Kendisi ayakta bekliyor oğlunun karnını bir an önce doyurmak istediği çok belliydi. Adam kendi oturmadı çocuğun elinden tutup öylece bekledi. Daha sonrasını izlemedim. Arabamı çalıştırıp gittim ve o sahneyi bir fotoğraf karesi gibi zihnime kazıdım. Baba ve oğlu Lokantanın önünde, oğlu oturuyor baba ayakta Lokantacının bir şeyler getirmesini bekliyorlardı. 

Baba ve oğlu bana normal dilenci gibi gelmemişti. Adamın çaresizliğini gözlerinden görmüştüm. Bir de asla kimseye ısrarcı olmadılar herkese bir kere sorup gittiler. Adamın aklı dengesinin de yerine olmadığını düşündüm ayrıca, konuşması açlıktan mı yorgunluktan mı bilmiyorum ama çok sağlıklı değildi, kesik kesik ve zor nefes alarak konuşuyordu. 

Hani hep derler ya adam sağlıklı çalışsın vs, ancak bazı insanlar çalışmak için aklı melekelerini bile kaybetmiş olabiliyor. Herkes kendimiz gibi şanslı olamıyor. Alt hayatları, çaresizlik ve fakirliği gerçekten yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde. Ve çoğu bu durumdan aslında kendileri sorumlu değil. Doğduğumuz evi, yaşadığımız çevreyi kendimiz seçemiyoruz. Tüm gücünü ve umudunu yitirmiş çaresizlik, sağlık ve ruhsal sorunlar içinde yaşam mücadelesi içinde olan bu ailenin bir bireyi olmak gibi. 

Babanın dilenmesinin ötesinde beni en çok etkileyen olay oğlunun elini sımsıkı tutması oldu. Kendisi de açken önce oğlunun doymasını için alelacele yemek siparişi verip ayakta önce onun yemeğinin gelmesini beklemesi beni etkiledi. 

Ne kadar ilginç hikayeler ve zorlu hayatlar var, bunları görünce insanın içini bir hüzün kaplıyor kendimi o insanların yerine koyuyorum ve zor durumda olmaları ister istemez insanı üzüyor.  
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder