Bu konuda daha sonra uzun uzadıya yazacağım ancak bir şeyler karalayayim.
Dış
dünyamız gördüğümüz dokunduğumuz eyleme geçip mudehale ettiğimiz dünya.
İnsanlar eşyalar binalar parklar doğa dünya yer yüzü.
İç
dünyamızda ne var. Kafamizdaki dünyada. Dış dünyada etkileşime
geçtiğimiz her şeyi hafizamizda canlandırıyoruz. Aslında bir şeyi var
eden bizim onu zihnimizde var olarak algilamamiz yok olarak algiliyorsak
yok gibi gelebilir.
Hep denir ya dünyayı nasıl algıladığımız önemli diye. Evet önemli.
Ancak
iç dünyamıza hiç giriyor muyuz? Yani bilincaltina attığımız onca bilgi,
geçmiş, yaşanmışlıklar ve bu yaşanmış şeylerin bizde oluşturduğu etki.
Bazi etkileri bizi derinden etkileyip tedavi edemediğimiz travmalara yol
açabiliyor. Neden? Travmanin korku olduğunu düşünürsek bir şekilde
bilinç altında duran ve travmaya neden olan olay ya da durum sürekli bu
korkuyu besliyor. Bu korkunun kaynağına inmedigimizde sonucu oluşturan
nedeni görememiş oluyoruz. Yani travmanin sağladığı korkuyu
yenemedigimizden onu sürekli sürekli yaşıyoruz. Çünkü dışarıdan gelen
bir etki onu uyararak tetikleyebiliyor. Kisiligimizi oluşturan
ve yaşanmışlıkların geri beslemesiyle ve kendi capimizda
değerlendirmesiye oluşan benlik de benzer süreçlerden geçiyor. Yani bizi
biz yapan şeyin birçok çevresel nedeni var; genetik çevresel sosyal.
Yani çevremizden bir öğreti ve baskı geliyorsa o yönde kisiligimiz
oluşuyor.
İç dünyamızı bizi oluşturan bu benliğe hiç yolculuk yapıyor muyuz? Aman tanrım ne kadar korkunç sorular bunlar.
Bazense
kafamızda sürekli zihnimize düşen ve bizi baskı altına sokan bu
düşünceleri bastırıriz ve geri plana atarız. Aslında bu yapılabilirse
güzel bir yöntem. Ancak kalıcı bir çözüm değil geçici bir çözüm
olabilir.
Kafamızda soru işareti olarak gezen konuları nasıl çözebiliriz?
Her
şeyi çözemeyiz ancak kaçarak da kurtulamayiz. Bu nedenle korkusuzca
üstüne gidip nedenlerini düşünüp suçumuz varsa bunu kabul edip
içsellestirerek birakmamazi ve salmamiz gerekiyor. Yani kene gibi
yapışmış bir düşünceyi üstüne giderek onu yorarak kendimizden
uzaklaştırıp salmamiz gerekiyor.
Biz sorun olarak gördüğümüz
şeyi kabullenip onun üstüne giderek, yapabileceklerimizin sınırlarına
bakarak ne yapacağımızı belirlersek en azından bize sürekli baskı yapan
ve her durumda tetiklenen bir kök sorun olmaktan çıkarmış oluruz.
Bir nevi bataklığı kurutmamiz gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder